S
swotr
Guest
Doğal sisteme müdahale riskli
Başbakan Erdoğan’ın açıkladığı “Kanal İstanbul Projesi”ne ilişkin olarak çevreciler doğal sisteme yapay müdahalelerin ne gibi değişimler getireceğini bilemeyeceğimiz konusunda uyardı. Bazı çevreciler de çıkan hafriyatın ne olacağı sorusunu sordu. İşte çevrecilerin görüşleri...
Su dengesi değişir
- Hacettepe Üniversitesi (HÜ) Çevre Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Cemal Saydam: “Doğal olarak oluşmuş bir sistemi öyle yapay müdahaleler yaparsanız, ne olacağını kestiremezsiniz. Boğazlardaki su rejimini değiştirirseniz, İstanbul’un kanalizasyon deşarj sistemini mahvedebilirsiniz. İstanbul’un kanalizasyonu boğazın altına veriliyor ve bu su Karadeniz’e gidiyor. Daha açık bir ifadeyle Karadeniz Marmara’ya bir musluktan boşalıyordu, şimdi ikinci musluğu açarsanız Karadeniz’deki su dengesini değiştirirseniz, ne olacağı kestirilemez. Balık olsun, üst akıntısı olsun, su rejimi olsun. Marmara’nın su bütçesi ile oynamaya başlarsanız sistemin nasıl cevap vereceğini hiç kestiremezsiniz.”
Hafriyatı ne olacak?
- TMMOB Çevre Mühendisleri Odası Başkanı Murat Taşdemir: “25 metre derinliğinde, 150 metre genişliğinde, 45 kilometre uzunluğunda bir kanal açmak demek, 168 milyon 750 bin metreküp toprak harfiyatı demek. Bu da yaklaşık 17 milyon kamyon harfiyat demek. Buradan çıkacak toprağı İstanbul’un üzerine sersen, İstanbul’un yüzölçümünü 10 santimetre yükseltirsin. Bu alanda çok ciddi ekolojik tahribat ve orman katliamı yapılacak, çok ciddi bir kentleşme problemi olacak. ”
Alternatif öneri lazım
- Orman Mühendisleri Odası Başkanı Muhammet Saçma: “Bizim önerimiz, Büyükçekmece’den, Ormanlı köyü civarına uzanacak bir güzergah. Bu da kısmen coğrafi yapısı itibariyle de kanal geçirmeye uygun bir yer. Hem mesafe daha kısa, hem de ormandan geçecek bölümü 7-8 kilometre. Bu güzergahın hem maliyeti azaltacağını, hem doğaya daha az zarar vereceğini düşünüyoruz. Bu gibi şeyler ihtiyaçsa ‘karşıyız’ demek doğru değil, alternatif öneriler sunmak lazım. ”
Ormanlar için tehlike
- Çevre Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Üyesi Emine Girgin: “Proje kuzey ormanları için büyük tehdit. Zaten İstanbul şu anda yaşanılabilir sınırların çok çok üzerinde. Bu şehre yeni ulaşım yerlerinin yapılmaması gerekiyor. Çünkü her yapılan beton yapıtlar şehir dokusuna zarar veriyor.”
Görüş alınmamış
- İstanbul Çevre Federasyonu Konseyi Başkanı Tunay Gürsel: “Bazı kamu ve kurumlar buna gerek duymadan projeyi yapıyor ve uyguluyor. Bu kuruluşların dışında Şehir Plancıları Odası Türkiye Mimarlar Mühendisler Birliği’nin bu projeyi nasıl değerlendireceği de önemli. Ama anlaşılan o ki hiçbir kesimin görüşü alınmamış.”
Çevre bedelini ister
- Prof. Dr. İlhan Talınlı (İTÜ Çevre Mühendisliği öğretim üyesi): “Çevre biliminde ekosistemler belirli bir taşıma kapasitesine sahip yaşanılan yerlerdir. ‘Ben yaptım oldu’ projeleriyle ortaya çıkarsanız, çevresel etkileri ne olacak diye sorma hakkı ne sizde ne de bendedir. Havada, oksijende, tuzdadır. Su olmayan bir yere ‘Ben buraya su getirip yaşayacağım’ derseniz çevre bedelini ister. Seçim arifesinde ‘Ben yaptım oldu’ mantığıyla söylenecek bir şey değil.
link
Başbakan Erdoğan’ın açıkladığı “Kanal İstanbul Projesi”ne ilişkin olarak çevreciler doğal sisteme yapay müdahalelerin ne gibi değişimler getireceğini bilemeyeceğimiz konusunda uyardı. Bazı çevreciler de çıkan hafriyatın ne olacağı sorusunu sordu. İşte çevrecilerin görüşleri...
Su dengesi değişir
- Hacettepe Üniversitesi (HÜ) Çevre Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Cemal Saydam: “Doğal olarak oluşmuş bir sistemi öyle yapay müdahaleler yaparsanız, ne olacağını kestiremezsiniz. Boğazlardaki su rejimini değiştirirseniz, İstanbul’un kanalizasyon deşarj sistemini mahvedebilirsiniz. İstanbul’un kanalizasyonu boğazın altına veriliyor ve bu su Karadeniz’e gidiyor. Daha açık bir ifadeyle Karadeniz Marmara’ya bir musluktan boşalıyordu, şimdi ikinci musluğu açarsanız Karadeniz’deki su dengesini değiştirirseniz, ne olacağı kestirilemez. Balık olsun, üst akıntısı olsun, su rejimi olsun. Marmara’nın su bütçesi ile oynamaya başlarsanız sistemin nasıl cevap vereceğini hiç kestiremezsiniz.”
Hafriyatı ne olacak?
- TMMOB Çevre Mühendisleri Odası Başkanı Murat Taşdemir: “25 metre derinliğinde, 150 metre genişliğinde, 45 kilometre uzunluğunda bir kanal açmak demek, 168 milyon 750 bin metreküp toprak harfiyatı demek. Bu da yaklaşık 17 milyon kamyon harfiyat demek. Buradan çıkacak toprağı İstanbul’un üzerine sersen, İstanbul’un yüzölçümünü 10 santimetre yükseltirsin. Bu alanda çok ciddi ekolojik tahribat ve orman katliamı yapılacak, çok ciddi bir kentleşme problemi olacak. ”
Alternatif öneri lazım
- Orman Mühendisleri Odası Başkanı Muhammet Saçma: “Bizim önerimiz, Büyükçekmece’den, Ormanlı köyü civarına uzanacak bir güzergah. Bu da kısmen coğrafi yapısı itibariyle de kanal geçirmeye uygun bir yer. Hem mesafe daha kısa, hem de ormandan geçecek bölümü 7-8 kilometre. Bu güzergahın hem maliyeti azaltacağını, hem doğaya daha az zarar vereceğini düşünüyoruz. Bu gibi şeyler ihtiyaçsa ‘karşıyız’ demek doğru değil, alternatif öneriler sunmak lazım. ”
Ormanlar için tehlike
- Çevre Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Üyesi Emine Girgin: “Proje kuzey ormanları için büyük tehdit. Zaten İstanbul şu anda yaşanılabilir sınırların çok çok üzerinde. Bu şehre yeni ulaşım yerlerinin yapılmaması gerekiyor. Çünkü her yapılan beton yapıtlar şehir dokusuna zarar veriyor.”
Görüş alınmamış
- İstanbul Çevre Federasyonu Konseyi Başkanı Tunay Gürsel: “Bazı kamu ve kurumlar buna gerek duymadan projeyi yapıyor ve uyguluyor. Bu kuruluşların dışında Şehir Plancıları Odası Türkiye Mimarlar Mühendisler Birliği’nin bu projeyi nasıl değerlendireceği de önemli. Ama anlaşılan o ki hiçbir kesimin görüşü alınmamış.”
Çevre bedelini ister
- Prof. Dr. İlhan Talınlı (İTÜ Çevre Mühendisliği öğretim üyesi): “Çevre biliminde ekosistemler belirli bir taşıma kapasitesine sahip yaşanılan yerlerdir. ‘Ben yaptım oldu’ projeleriyle ortaya çıkarsanız, çevresel etkileri ne olacak diye sorma hakkı ne sizde ne de bendedir. Havada, oksijende, tuzdadır. Su olmayan bir yere ‘Ben buraya su getirip yaşayacağım’ derseniz çevre bedelini ister. Seçim arifesinde ‘Ben yaptım oldu’ mantığıyla söylenecek bir şey değil.
link