Hoşgeldiniz

Tüm özelliklerimizi kullanmak için şimdi bize katılın. Kayıt olduktan ve giriş yaptıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara cevaplar gönderebilir, üyelerinize itibar verebilir, kendi özel mesajlaşma sisteminizi alabilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Aynı zamanda ücretsiz stickerimizden de faydalanabilirsiniz.

Ve çılgın proje açıklandı

  • Konbuyu başlatan swotr
  • Başlangıç tarihi
1- faruk'a katılıyorum sonra bir kişiye daha katılıyorum..

2- bu proje istanbulda olacağına gap'ı bağlasalardı yumurtalığa diyorum ben göç engellenirdi...etrafı liman gibi olurdu..shipping in olmadığı yere adam fabrika kurmuyor...dims di yanılmıyorsam tokat da idi fabrikası..shipping den dolayı adamlar fabrikayı izmire taşıdı..
o zaman devlet fabirka kursun..memur işçi de yatsın herkes senelerdin 20 senelerdir bürokrasiden şikayet etmiyor mu.??

3-..okul hastene gibi yapılar önemli de olsa oraklara yatıralacak paralar sadece gider..yani okul gibi hastane gibi yatırımlar ticari değil...sadece gider...biz kominist bir devlet değiliz....ordan yetişenlere de bu sefer iş vermedin denecek....
lütfen liberal gibi yaşayıp kapitalist düzenin keyfini çıkarırken kominist isteklerde bulunmayalım..

4- ALLAH rahmet eylesin şimdi bu adama yapılanlar zamanında Rahmetl Turgut Özal'a yapıldı....
güney sahilleri otel ile doldu..dumansız fabrikalar kaç kişi ekmek yiyor...evet az yiyor..ama..basamaklar tek tek çıkılır...

5-hani var ya bir söz bana balık verme balık tutmayı öğret...

herkes balık dağıtılsın istiyor......

A parti B parti hiç umurumda değil..neyiz nasıl yaşıyoruz...ne istiyoruz bunları irdelelemek lazım...

bu benim projeye ticari bakışım....

gelelim hiç kimsenin görmediği konuya...

sildim


+1907
 
Beni bu köşede hep tozların etkileri veya meteoroloji ile ilgili haberler ile tanıdınız. Ama benim asıl uzmanlık alanım deniz bilimleridir. Uzmanlığım da Türk Denizleri özellikle de Marmara Boğazlar ve İstanbul Haliç'i dir. Yani bu konularda uzmanım, konuşabilirim hem de göğsümü gere gere.
Şimdi gelelim en son proje önerisine. Size çok basit dilde anlatayım. Karadeniz'i bir tatlı su havuzu olarak düşünün. Nedeni de basit çünkü bu havuza giren tüm sular (nehir veya yağmur suyu) tatlı su. Peki o zaman Karadeniz neden tatlı su havuzu değil? Çünkü Çanakkale ve İstanbul Boğazı altından gelen ve belirli eşikleri belirli rüzgar koşulları altına aşan tuzlu ve de dolayısı ile yoğun Akdeniz suları Karadeniz’i bugünkü tuzluluk seviyesine getirdi. Geçmişi o kadar da taze ki en son hali 3500 senelik ve bildik tarihi de 12.000 senecik.
Durduk yerde neden Karadeniz havuzu diyorum değil mi? Karadeniz'i az tuzlu bir havuz diye düşünün hem de Akdeniz'den ortalama 30 cm yüksek. İşte bu nedenle bu havuzun fazla suyu Boğazlardan akar durur ama havuza giren su belli ve doğanın açtığı bu kısıtlı musluktan çıkan su belli. Yani Karadeniz havuzunu boşaltan bir musluk vardı. Ama doğanın yarattığı bir musluk ve dengesini ancak son 3500 senedir sürdüren bir musluk.
Şimdi siz bir ikinci musluk takmayı planlıyorsunuz hem de 25 metre derinlikte, yani musluk sadece Karadeniz'in suyunu Marmara'ya akıtabilecek ama alttan girmesi gereken su bu yeni kanala giremeyecek. Doğanın dengeleri bozulacak ve ne olacak?
Ne olur biliyormusunuz, ah keşke bilebilsek.
Ama her ne olursa hiçbir zaman geri dönüşü olmaz, doğal dengeler bozuldu mu geri dönüş maalesef yok.
Akıl mantık basit. Havuza takılı bir musluk vardı şimdi ikinci musluğu takmayı planlıyorsunuz. Eh iyi de havuza gelen su miktarı artmayacak ki. Yani Tuna, Dinyeper Dinyester siz musluk taktınız diye debisini arttırmayacak ki? Diğer bazı kanalları örnek göstermek demek Karadeniz'in Marmara'nın oşinografik gerçeklerini bilmemek demektir. Böyle bir sisteme sahip bir deniz yerkürede yok, sadece bizde ama değerini bilirsek elbette. Ben talebelerime derslerde Marmara'yı anlatırken onu sağlıklı Akdeniz ve sağlıksız Karadeniz'in astımlı doğan çocuğu derim. Yani doğuştan solunum zorluğu çeken bir deniz ve de dikkat edilmesi şart olan bir deniz. Onu kurtaran Karadeniz'den gelen ve jet akım halinde Boğazdan Marmara'ya çıkan ve 25 metrelik üst tabakayı 3 ayda bir değiştiren Karadeniz suyu. O çıkışta öyle harika işler yapıp alt tabakadaki suyu yukarı çekiyor ki sormayın gitsin. Marmara'ya oksijen pompalayan ise Çanakkale'den gelen alt su. Takın bu sisteme tek taraflı bir musluk ve seyreyleyin olacakları. Ben karada olacaklardan bahsetmiyorum denizdekiler benim uzmanlık alanım.
Başka tarafları da var elbette bence bu proje hiçbir zaman yapılamaz çünkü sınır aşan sular gibi sınır aşan deniz bu, debisi ile rejimi ile oynayamazsınız. Şimdi Almanya Avusturya Tuna'üzerinde muazzam bir baraj kursa suyu akıtmasa ne olur. Karadeniz'in felaketi olur. Altta verilen su bütçesi alt üst olur.
Kiminiz bu hoca da her şeyi biliyor demişsinizdir. Ama ben aşağıda verilen ve Marmara Denizinin bütçesini çıkartan ekibin parçasıydım. İstanbul Boğazının altını 4 defa al bayrak rengi kırmızıya boyayan (Rhodamin boyası ile) ekibin başı idim. Yani İstanbul Kanlizasyon Deşarj projesinin gerçekleşmesinde, Haliç'in temizlenmesinde emeğim, alın terim çoktur. Ve de dediklerim doğrudur. Havuza ikinci musluk takarken havuzun daha hızlı boşalacağını da hesaplamalısınız öyle iki mimara ısmarlama ile olmaz bu işler. Keşke iş, en boy yükseklik ve debi ile hallolabilseydi. Ben size hemen şimdiden diyeyim. Karadenizin su rejimini değiştirirseniz size hesap sorarlar daha da dos doğrusu yaptırmazlar. Hani neden boğaza köprü yaparken 64 metre yapmak zorunda kalıyoruz, 50 yapsak neden olmuyorun cevabı gibi. İşte aşağıda Marmara’nın su ve tuz bütçesi, öyle şappadanak ortaya çıkan bir şey değil, kaç kişinin alın teri var ve bu sistemi sürdüren yegane güç Karadenize giren ama sadece Boğazdan çıktığı hesap edilen tatlı su. O da %95 Tuna suyu, yani Tuna'nın debisi bizim için hayati öneme sahip. Siz durduk yerde Karadeniz havuzuna giren tatlı suyun debisini arttırmadan havuzu tek muslukla boşaltmak yerine bir musluk daha takarsanız sistem alt üst olur.
Aslında bunu anlamak için ne bilim adamı olmak gerek ne de alim, basit havuz problemi hani şu ilk okul çocuklarına çözdürülen cinsten.
Saygılarımla,
Prof Dr A. Cemal Saydam
ODTÜ Erdemli Deniz Bilimleri Enstitüsü Öğretim Üyesi(Emekli)
Hacettepe Üniversitesi Çevre Mühendisliği Öğretim Üyesi
 
Başbakan'ın kamuoyuna açıkladığı, kapalı kapılar ardında hazırlanan "çılgın proje" özetle, doğaya ve topluma düşman, bilime ve akla aykırı, kabul edilemez nitelikteki rant odaklı projelerden birisidir.
AKP, çevre düzeni planları ile İstanbul kentini planlı bir şekilde yönettiğini iddia etmektedir. Oysa kamuoyundan gizlenerek geliştirilen 3. köprü, karayolu geçiş tüneli vb. bir dizi proje bu planlarda yer almamaktadır. Kent planlarıyla ilgisi olmayan Kanalistanbul projesi de planlamanın bir aldatmacadan ibaret olduğunu gözler önüne sermektedir.
İstanbul trafiğini rahatlatmak hedefiyle uzaktan yakından ilgisi olmayan üçüncü köprü projesi gibi, bu proje de yeni rant alanları yaratmanın bir aracı olarak yorumlanmalıdır. Kentin kuzeyinden geçecek karayolu geçkisi ve bu bölgede yeni yerleşimlerin planlanması, rant odaklı bu projelerin birbirlerini tamamlayan tasarımlar olduğunu göstermektedir. Ayrıca Başbakanın ve AKP yetkililerinin kanal boyunca oteller, kongre merkezleri ve konutların bulunacağına ilişkin açıklamaları hedeflenen rant araçlarını gözler önüne sermektedir.
İstanbul'un kuzey bölgesi, ormanları ve su havzaları ile kent açısından büyük önem taşımaktadır. Anılan proje, mevcut durumda plansız kentleşmenin tehdidi altında bulunan bu bölgelerdeki ekosistemin tamamen bozulması sonucunu doğuracaktır.
Projenin 10 milyar dolara malolacağı ifade edilmektedir. Depremini bekleyen kent olan İstanbul'da kamucu bir yaklaşımla depreme yönelik yapılması gereken onca çalışma varken kamu kaynaklarının rant odaklı bu tür projelere aktarılması kabul edilemez.
Bir süreden beri AKP yetkililerinin yaptıkları konuşmalarda İstanbul Boğazındaki gemi trafiğinin barındırdığı tehlikelere değinilmekte idi. Kanalistanbul Projesi kapsamında da projenin İstanbul Boğazının gemi trafiği yükünü azaltmak amacını taşıdığı özellikle vurgulanmaktadır. Projeyi kamuoyu gündemine getirenler rant kurgularını bu argümanla perdelemek istemektedir.
Son olarak bilimsel ve teknik açıdan değerlendirildiğinde, kent dokusunu tahrip edecek, doğal çevreye onarılmaz zararlar verecek bu tür bir projenin herhangi bir toplumsal fayda sağlamayacağı da ortadadır.
Yrd. Doç. Dr. M. Tevfik Özlüdemir
İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesi
Geomatik Mühendisliği Bölümü
 
Beni bu köşede hep tozların etkileri veya meteoroloji ile ilgili haberler ile tanıdınız. Ama benim asıl uzmanlık alanım deniz bilimleridir. Uzmanlığım da Türk Denizleri özellikle de Marmara Boğazlar ve İstanbul Haliç'i dir. Yani bu konularda uzmanım, konuşabilirim hem de göğsümü gere gere.
Şimdi gelelim en son proje önerisine. Size çok basit dilde anlatayım. Karadeniz'i bir tatlı su havuzu olarak düşünün. Nedeni de basit çünkü bu havuza giren tüm sular (nehir veya yağmur suyu) tatlı su. Peki o zaman Karadeniz neden tatlı su havuzu değil? Çünkü Çanakkale ve İstanbul Boğazı altından gelen ve belirli eşikleri belirli rüzgar koşulları altına aşan tuzlu ve de dolayısı ile yoğun Akdeniz suları Karadeniz’i bugünkü tuzluluk seviyesine getirdi. Geçmişi o kadar da taze ki en son hali 3500 senelik ve bildik tarihi de 12.000 senecik.
Durduk yerde neden Karadeniz havuzu diyorum değil mi? Karadeniz'i az tuzlu bir havuz diye düşünün hem de Akdeniz'den ortalama 30 cm yüksek. İşte bu nedenle bu havuzun fazla suyu Boğazlardan akar durur ama havuza giren su belli ve doğanın açtığı bu kısıtlı musluktan çıkan su belli. Yani Karadeniz havuzunu boşaltan bir musluk vardı. Ama doğanın yarattığı bir musluk ve dengesini ancak son 3500 senedir sürdüren bir musluk.
Şimdi siz bir ikinci musluk takmayı planlıyorsunuz hem de 25 metre derinlikte, yani musluk sadece Karadeniz'in suyunu Marmara'ya akıtabilecek ama alttan girmesi gereken su bu yeni kanala giremeyecek. Doğanın dengeleri bozulacak ve ne olacak?
Ne olur biliyormusunuz, ah keşke bilebilsek.
Ama her ne olursa hiçbir zaman geri dönüşü olmaz, doğal dengeler bozuldu mu geri dönüş maalesef yok.
Akıl mantık basit. Havuza takılı bir musluk vardı şimdi ikinci musluğu takmayı planlıyorsunuz. Eh iyi de havuza gelen su miktarı artmayacak ki. Yani Tuna, Dinyeper Dinyester siz musluk taktınız diye debisini arttırmayacak ki? Diğer bazı kanalları örnek göstermek demek Karadeniz'in Marmara'nın oşinografik gerçeklerini bilmemek demektir. Böyle bir sisteme sahip bir deniz yerkürede yok, sadece bizde ama değerini bilirsek elbette. Ben talebelerime derslerde Marmara'yı anlatırken onu sağlıklı Akdeniz ve sağlıksız Karadeniz'in astımlı doğan çocuğu derim. Yani doğuştan solunum zorluğu çeken bir deniz ve de dikkat edilmesi şart olan bir deniz. Onu kurtaran Karadeniz'den gelen ve jet akım halinde Boğazdan Marmara'ya çıkan ve 25 metrelik üst tabakayı 3 ayda bir değiştiren Karadeniz suyu. O çıkışta öyle harika işler yapıp alt tabakadaki suyu yukarı çekiyor ki sormayın gitsin. Marmara'ya oksijen pompalayan ise Çanakkale'den gelen alt su. Takın bu sisteme tek taraflı bir musluk ve seyreyleyin olacakları. Ben karada olacaklardan bahsetmiyorum denizdekiler benim uzmanlık alanım.
Başka tarafları da var elbette bence bu proje hiçbir zaman yapılamaz çünkü sınır aşan sular gibi sınır aşan deniz bu, debisi ile rejimi ile oynayamazsınız. Şimdi Almanya Avusturya Tuna'üzerinde muazzam bir baraj kursa suyu akıtmasa ne olur. Karadeniz'in felaketi olur. Altta verilen su bütçesi alt üst olur.
Kiminiz bu hoca da her şeyi biliyor demişsinizdir. Ama ben aşağıda verilen ve Marmara Denizinin bütçesini çıkartan ekibin parçasıydım. İstanbul Boğazının altını 4 defa al bayrak rengi kırmızıya boyayan (Rhodamin boyası ile) ekibin başı idim. Yani İstanbul Kanlizasyon Deşarj projesinin gerçekleşmesinde, Haliç'in temizlenmesinde emeğim, alın terim çoktur. Ve de dediklerim doğrudur. Havuza ikinci musluk takarken havuzun daha hızlı boşalacağını da hesaplamalısınız öyle iki mimara ısmarlama ile olmaz bu işler. Keşke iş, en boy yükseklik ve debi ile hallolabilseydi. Ben size hemen şimdiden diyeyim. Karadenizin su rejimini değiştirirseniz size hesap sorarlar daha da dos doğrusu yaptırmazlar. Hani neden boğaza köprü yaparken 64 metre yapmak zorunda kalıyoruz, 50 yapsak neden olmuyorun cevabı gibi. İşte aşağıda Marmara’nın su ve tuz bütçesi, öyle şappadanak ortaya çıkan bir şey değil, kaç kişinin alın teri var ve bu sistemi sürdüren yegane güç Karadenize giren ama sadece Boğazdan çıktığı hesap edilen tatlı su. O da %95 Tuna suyu, yani Tuna'nın debisi bizim için hayati öneme sahip. Siz durduk yerde Karadeniz havuzuna giren tatlı suyun debisini arttırmadan havuzu tek muslukla boşaltmak yerine bir musluk daha takarsanız sistem alt üst olur.
Aslında bunu anlamak için ne bilim adamı olmak gerek ne de alim, basit havuz problemi hani şu ilk okul çocuklarına çözdürülen cinsten.
Saygılarımla,
Prof Dr A. Cemal Saydam
ODTÜ Erdemli Deniz Bilimleri Enstitüsü Öğretim Üyesi(Emekli)
Hacettepe Üniversitesi Çevre Mühendisliği Öğretim Üyesi

bunları sadece Cemal saydam mı biliormuş yani sonuçta bu büyük bir proje ve şuan hayal araştırılıp ölçülüp biçilip oluru olmazı ondan sonra yapımına geçilir adam kalkıp yarın başlıcak hali yokya
 
guzargah ıstanbulun son kalan orman bolgelerı bırılerı cebını cok fena dolduracak.....
 
Yapacakları kanal genişliği 150 metre... E boğazın en dar yeri zaten 600 metre nerde kaldı güvenlik?

Montrö antlaşması varken nası sen gelen gemilere yok efendim biz yeni yol yaptık gel burdan geç diye diretebilecek?

Bu arada boğazda son 8 senedir kaza falan da olmuyormuş Türkiyede çok daha risk taşıyan faktörler var bundan önce...

Biraz düşününce bu olayın sadece yok efendim güvenlik için gemiler için demesin etrafına yalı yapılıcakmış ya 150 metrelik genişlikteki nehirden koca koca petrol yük tankerleri geçerken kim napsın orda yalıyı şehiri sözde güvenlik!!!

Ortada çok büyük rant sağlıcak insanlar var çocuk bile anlar bunu...
 
Geri
Üst Alt