10 Kasım 1938. Yüzyılların ötesinden gelen bir çığlığın, kendisini bin yıllar sonrasına taşıyacak o devasa koridora açıldığı gündür.
Bugün 71 yıl sonra Ata’yı anarken bizce önemli olan Zübeyde Hanım’ın oğlu, vaktiyle 70/75 kilo ağırlığında ve 1.65 kadar boyunda olan ve 10 Kasım 1938’de aramızdan ayrılan bu ölümlü insanı hatırlamaktan çok O’nu göremeyen kuşakların, yüz milyonlarca Türk’ün daha yıllar boyu bağlılık duyacakları, milletçe daha yıllarca bir ışık kaynağı olarak kendisine başvurulacak olan varlık, “Ölümsüz Devlet Adamı Atatürk” ya da “Düşünceler, ilkeler, amaçlar ve inançlar için kavgalardan kurulu manevi varlık olan Atatürk” olmalıdır.
Biz Mustafa Kemal’i fizik olarak değil, uzun süren bir savaştan yaralı, yorgun ve fakir çıkmış bir milleti aydınlık yola yöneltmiş olan, yaptığı devrimler ve attığı adımlarla gelecekteki ilerleme ve gelişmenin temellerini atan ve şartlarını hazırlayan Atatürk olarak tanıdık.
10 Kasım’da hepimize düşen görev geriye dönüp bir bakmak dürüst ve samimi olarak nerede bulunduğumuzu görebilmektir.
“ NE MUTLU TÜRK’ÜM DİYENE |͇̿C͇̿¤̿ ͇̿| ”