Hoşgeldiniz

Tüm özelliklerimizi kullanmak için şimdi bize katılın. Kayıt olduktan ve giriş yaptıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara cevaplar gönderebilir, üyelerinize itibar verebilir, kendi özel mesajlaşma sisteminizi alabilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Aynı zamanda ücretsiz stickerimizden de faydalanabilirsiniz.

Fetih 1453 Hakkında Her Şey

bende filmi hafta sonu izledim.

bence kalite ve emek bakımından şimdiye kadar yapılmış en iyi türk filmiydi.. belki gereksiz aşk hikayesi çıkartılıp biraz daha senaryosu doldurulabilirdi diye düşünüyorum..

senaryo tamamen tarihe bağımlı kalmamış, biraz hayal, daha çok tarih..

fatihin top ustalığına değinilmemiş, hocasına yeterince yer verilmemiş, hasan karakteri çok fazla ön plana çıkmış..

fatihi oynayan çocuk çok başarılıydı gerçekten diye düşünüyorum.. urbanın kızı gereksiz bir karakterdi.. konstantini oynayan oyuncuda rolün hakkını vermiş.

fatihin çocuğuyla vedalaştığı ve topluca namaz kılınan sahneler etkileyiciydi..film aysofyada okunan ilk ezanla bitse çok daha güzel olurdu.

hiç sıkılmadan izlenecek bir film..herkese tavsiye ederim

Ali konuyu zaten en başından beri yakın takip etmiş film için de gerçekten öz bir özet yapmış ... Aynı kanaaetler bende de oluştu, farklı olarak, Bazı noktalarda tarihimize, dinimize ve ecdadımıza saygısızlık yapıldığı kanaatindeyim... Açıkçası film benim için büyük hayal kırıklığu oldu çünki Yukarıda Ali'nin bahsettiği eksik kalan noktalar aslında konunun ta kendisiydi diye düşünüyorum... Konuya yazık oldu, akademik bir kadro tarafından desteklenen gerçeklere dayalı olabilirdi..

Özetlersek;

  1. Şahi toplarının tasarımını urban ustaya verdiler, oldu!!! Tasarım ve mühendislik FATİH'e aittir, urban usta topu dökmüştür.
  2. Fatih Sultan Mehmet Han'ın tahttan indirildiğini söylüyor oldu!!! Bilmiyorsa öğretelim, OSmanlı arşivlerine bir gözatsın ya da : Haçlı seferleri toplandığıjnı öğrenen genç Sultan babasına bir mektup yazar; "Eğer sultan siz iseniz ordularınızın başına geçiniz, yok eğer ben isem emr ediyorum tiz ordularınızın başına geçiniz"... tarihten bir haber arkadaşlar...
  3. Fetih taarruzunun sabah namazı akabinde başladığı bilgisine sahibim, filmde namaz kılınırken güneş doğmuş idi, hayırdır namazın vakti mi değişti?
  4. Ulubatlı Hasan ile Sultan arasında bağ kurmak için kılıç kullanmayı öğrenme çok ucuz olmuş, biraz tarih araştırsınlarda şehzadeler nasıl yetiştirilirmiş öğrensinler,
  5. Ulubatlı Hasan bebek sahibi olacağı hanımla birlikte olacaksa öyle avrupalı vahşiler gibi yakaladığı yerde mi olmalı yoksa bir nikah akdi ile mi olmalıdır?
  6. Gemilerin karadan yürütülmesi konusunu işlemeyi başaramaışlar... çok basit olmuş...
  7. Sultanın Hanımı diğer askerlerin yanında günlük kıyafeti ile saç baş açık geziyor, biraz harem bilgisi olsa böyle olmazdı herhalde. İlla bir gecelik dekolte sahnesi de koymasalar olmazdı, insanın ecdadına biraz saygısı olsa ne vardı!!! Muhteşem yüzyıl soytarılığı buna da sıçramış...
  8. Urbanın kızına hiç girmiyorum bu dekolte hastalığına ne diyeyim...
  9. Türk askerini sanki Sultan zoruyla gelmiş gibi gösteriyor, Methedilen askerler olmak için çırpındıklarını anlatan bir sahne bile yok...
  10. İstanbul'un Fethi ile Mehter birbrinden ayrılamaz bütün iken filmde uyduruk 5sn davul sahnesi var...
  11. Gereksiz aşırıya kaçan kafa kol kopma sahneleri var, o kadar abartmaya gerek yoktu çoluk çocukta izleyecek bu filmi neticede..
aklıma ancak bu kadar geldi ... umarım çok daha profesyonel akademik bir kadro ile tekrar çekilebilir...
 
Yilmaz ozdil in film hakkinda elestirisi ;)






Holivut'un fethi


“Fetih 1453” filmi, “Titanic” gibi, taa en başından bilet alırken sonunu biliyorsun.

*
Sürprizle bitmiyor yani.
İstanbul’u fethediyoruz.
Ama...
Başıyla sonu arası komple sürpriz dolu.
*
Fatih’in rüyasında Osman Gazi’yi gördüğü sahne, bire bir “Yüzüklerin Efendisi”nde var mesela... Osman Gazi parmağındaki yüzüğü Fatih’e uzatıyor, yüzük ellerinden kayıyor, Mordor diyarında olduğu gibi, lav nehrine düşüyor. Fatih sanırsın Frodo... Ter içinde uyanıyor.
*
Zaten, gir internete, karşılaştır...
Filmin afişinde Fatih’in kılıcını tutuş biçimiyle, “Yüzüklerin Efendisi Kral’ın Dönüşü” filminin afişinde Aragorn’un kılıcını tutuş biçimi, tıpa tıp aynı.
*
Hipodrom...
“Ben Hur”daki hipodrom.
*
Kolların bacakların koptuğu savaş sahneleri tıpkı “Büyük İskender”den mi desem, yoksa “Gladyatör”den mi, tam karar veremedim... Ancak, Ulubatlı Hasan’ın Mel Cipsın gibi, taarruza hazırlanan süvarileri atıyla denetleme sahnesi, kesinlikle “Cesur Yürek”ten.
*
Bizans askerlerinin surların önüne duvar gibi dizilmesi, ok yağmuruna karşı şemsiye gibi kalkan açması “Truva”da var. İttirilerek yürütülen kulelerin yanarak devrilmesi “Cennetin Krallığı”ndaki gibi.


Ki... Cennetin Krallığı’nda, Selahaddin Eyyübi, ordusunun önüne atıyla çıkarak, Kudüs’ü savunan Haçlı Kralı’yla yüz yüze konuşuyordu. Bunda da, Fatih, ordusunun önüne atıyla çıkarak, Bizans’ı savunan İmparator’la yüz yüze konuşuyor... Diyaloglar üç aşağı beş yukarı, aynı.
*
Ki... O filmin kahramanı Orlando Bulum kılıç yapan demirci ustasının çırağıydı, babası şövalyeydi. Bu filmin kahramanı Ulubatlı Hasan kılıç yapan demirci ustasının çırağı, babası da Fatih’in babasının fedaisi.
*
(İstanbul diyorum ama... Filmin televizyonlarda yayınlanan reklamında resmen “ya ben İstanbul’u alacağım, ya İstanbul beni” diyen Fatih, filmde öyle demiyor, “ya ben Konstantiniye’yi alacağım, ya Konstantiniye beni” diyor! İstanbul reklamda var, filmde yok.)
*
Ulubatlı’nın zıplayarak Jüstinyanus’a yukardan kılıç saplaması, hık demiş...
“Truva”da Aşil’in zıplayarak Hektor’a kılıç saplamasının burnundan düşmüş.
*
“Matrix”te Neo’ya ateş ediliyor.
Geriye doğru yaslanarak savuşturuyor.
Bu filmde, Ulubatlı’ya tabure fırlatılıyor.
Geriye doğru yaslanarak savuşturuyor.
İkisi de ağır çekim.
*
Son sahne muhteşem...
Fatih, Bil Kılintın oluyor.
*
Depremzede Erkan bebek, çadırkenti ziyaret eden Bil Kılintın’ın kucağına atlayıp, burnunu sıkmıştı. Bu filmde, Bizanslı kız çocuğu Ayasofya’ya giren Fatih’in kucağına atlıyor, sakalından makas alıyor.
*
Ve... “Türk sinema tarihinin en pahalı filmi” denilerek, haksızlık ediliyor.
*
Çünkü, kaba hesap, toplam bir milyar dolara malolan Yüzüklerin Efendisi’ni Cennetin Krallığı’nı Ben Hur’u Büyük İskender’i Gladyatör’ü Truva’yı Cesur Yürek’i Matrix’i düşünürsek... Bence, dünya sinema tarihinin en pahalı filmi Fetih 1453.
 
Ali konuyu zaten en başından beri yakın takip etmiş film için de gerçekten öz bir özet yapmış ... Aynı kanaaetler bende de oluştu, farklı olarak, Bazı noktalarda tarihimize, dinimize ve ecdadımıza saygısızlık yapıldığı kanaatindeyim... Açıkçası film benim için büyük hayal kırıklığu oldu çünki Yukarıda Ali'nin bahsettiği eksik kalan noktalar aslında konunun ta kendisiydi diye düşünüyorum... Konuya yazık oldu, akademik bir kadro tarafından desteklenen gerçeklere dayalı olabilirdi..

Özetlersek;
  1. Şahi toplarının tasarımını urban ustaya verdiler, oldu!!! Tasarım ve mühendislik FATİH'e aittir, urban usta topu dökmüştür.
  2. Fatih Sultan Mehmet Han'ın tahttan indirildiğini söylüyor oldu!!! Bilmiyorsa öğretelim, OSmanlı arşivlerine bir gözatsın ya da : Haçlı seferleri toplandığıjnı öğrenen genç Sultan babasına bir mektup yazar; "Eğer sultan siz iseniz ordularınızın başına geçiniz, yok eğer ben isem emr ediyorum tiz ordularınızın başına geçiniz"... tarihten bir haber arkadaşlar...
  3. Fetih taarruzunun sabah namazı akabinde başladığı bilgisine sahibim, filmde namaz kılınırken güneş doğmuş idi, hayırdır namazın vakti mi değişti?
  4. Ulubatlı Hasan ile Sultan arasında bağ kurmak için kılıç kullanmayı öğrenme çok ucuz olmuş, biraz tarih araştırsınlarda şehzadeler nasıl yetiştirilirmiş öğrensinler,
  5. Ulubatlı Hasan bebek sahibi olacağı hanımla birlikte olacaksa öyle avrupalı vahşiler gibi yakaladığı yerde mi olmalı yoksa bir nikah akdi ile mi olmalıdır?
  6. Gemilerin karadan yürütülmesi konusunu işlemeyi başaramaışlar... çok basit olmuş...
  7. Sultanın Hanımı diğer askerlerin yanında günlük kıyafeti ile saç baş açık geziyor, biraz harem bilgisi olsa böyle olmazdı herhalde. İlla bir gecelik dekolte sahnesi de koymasalar olmazdı, insanın ecdadına biraz saygısı olsa ne vardı!!! Muhteşem yüzyıl soytarılığı buna da sıçramış...
  8. Urbanın kızına hiç girmiyorum bu dekolte hastalığına ne diyeyim...
  9. Türk askerini sanki Sultan zoruyla gelmiş gibi gösteriyor, Methedilen askerler olmak için çırpındıklarını anlatan bir sahne bile yok...
  10. İstanbul'un Fethi ile Mehter birbrinden ayrılamaz bütün iken filmde uyduruk 5sn davul sahnesi var...
  11. Gereksiz aşırıya kaçan kafa kol kopma sahneleri var, o kadar abartmaya gerek yoktu çoluk çocukta izleyecek bu filmi neticede..
aklıma ancak bu kadar geldi ... umarım çok daha profesyonel akademik bir kadro ile tekrar çekilebilir...

çok doğru söylüyorsun Ömer.. Bazı yönlerden hayal kırıklığı olsa da, şimdiye kadar yapılmışların içinde beğenmek zorunda kalıyoruz..bir de sosyal medyada herkes fetih 1453'ü muhteşem rezalet dizisiyle kıyaslıyor.. denize düşen yılana sarılıyor..

biraz ilk yorumumda bahsettim gerçi ama bu filmde tek aşk fatih'in istanbul'a olan aşkı olmalıydı.. hele ki varlığı tarih kitaplarında kesin olmayan fakat bir islam mücahiti olarak tasvir edilen ulubatlının filmde zina etmesi, gayrı meşru çocuğunun olması uygun olmamış.. sancağı dikerken sevgilisiyle göz göze gelmesi bi acayip olmuş..

adı madem fetih 1453, tarihe tam bağlanarak yapılsaydı keşke diyorum 3-5 günlük yorumlara bakınca.. çünkü tarihe ilgi duymayan insanlar filmde izlediklerini tarihin kendisi zannediyor..

dekolte konusunda sana katılmamak elde değil.. konstantinin havuz sahnesi felan tamamen gereksiz mesela..bir de ilk yorumumda filmden çıkmanın heyecanıyla atlamışım.. filmde çok canımı sıktı aslında.. arka fonda sabah ezanı okunuyor, ortada yarı çıplak bi hatun.. bu hiç hoş olmamış bence..

eleştiri tabiki olacak.. bugün sosyal medyada filmi çok başarılı bulup daha iyisini yapabilecek misiniz diyen de var, en ince ayrıntısını bile eleştirip yerden yere vuran da..

neticede film beğeni toplamış gibi gözüküyor..ingiltere de bile gidip sinema kapısından dönenler varmış.. film hala kapalı gişe..
 
Tarihçi yazar Mustafa Armağan'ın 19 Şubat 2012 tarihli köşe yazısı

10 maddelik bir eleştiri getirmiş filme, okumanızı tavsiye ederim..

_____________________________________________________________________________

İşte Armağan'ın ''Büyük Fetih'in ışığında Fetih 1453' başlıklı o yazısı
Beklenen film 16 Şubat günü saat 14.53'te başlayacaktı. İlk sahneler istisnasız hepimize "İyi ki gelmişim" dedirtti.

Önce "İstanbul mutlaka fetholunacaktır" diye başlayan hadis-i şerifin ışığında Medine'ye odaklandık ve emri alan ashab-ı kiramın açtığı kapıdan çıkıp Şehzade Mehmed'in Edirne Sarayı'nda doğumuna tanıklık ettik. Bu, nicedir yazıp durduğum, İstanbul'un fethinin sağlıklı bir tarihî zemine oturtulması adına son derece umut verici bir başlangıçtı. Zihnimizdeki 'acaba'lar uçup gitmişti; koltuklarımıza daha rahat yerleşebilirdik.

ULUBATLI FATİH'TEN DAHA FAZLA AKILDA KALDI

İlk kırılma, surlara sancağı dikmesi dışında tamamen meçhulümüz olan Ulubatlı Hasan'ı Fatih'in kılıç hocası olarak gördüğümüz sahnede başladı ve o andan itibaren bir Ulubatlı-Fatih rekabetidir başladı.

(1)Ne yalan söyleyelim, daha renkli bir karakter kazandırılan Ulubatlı'nın, ışıklar yanınca Fatih'ten daha fazla akıllarda kaldığını fark ettik.

Baştan şunu söyleyeyim ki, "Fetih 1453"ü genel anlamda olumlu ve etkileyici buldum. Fetih hadisiyle başlaması ve onu Fatih'in doğumuyla sıkı sıkıya ilişkilendirmiş olması, filme Asr-ı Saadet'e uzanan müthiş bir derinlik kazandırıyor ve şimdiye kadar yapılan Fetih filmlerinin kesinlikle üstüne çıkartıyordu. Bence filmdeki en etkili sahnelerden biri, göçük altında kalan lağımcıların, Bizanslıların kılıçlarıyla can vermektense barut fıçılarını ateşleyerek o anı gerçek bir trajediye dönüştürmeleriydi.

FAZLA DİNCİ VE MİLLİYETÇİ SAHNELER VAR

Filmin mesajı, bu tipte bir prodüksiyondan beklenmeyecek ölçüde olumluydu. Eşini ve çocuğunu bile yanından uzaklaştırması ve kendisini fethe adaması önemliydi.

(2)Ne yalan söyleyeyim, zaman zaman fazla "dinci" ve "milliyetçi" bulduğum yerler bile oldu. Özellikle Bizanslı ve Papa dahil Batılı yöneticileri aciz, kalleş ve korkak gösteren kısımlara gerek yoktu bence. Unutmayalım ki, Konstantin'i küçültmek, Fatih'i büyütmez; aksine onun büyüklüğünden de bir şeyler eksiltir.

Filmin eleştirilmesi gereken yanları da yok değildi.

GAYRİMEŞRU CİNSEL İLİŞKİ(3)

Mesela Ulubatlı Hasan'a aslında bir Müslüman kızı olduğu belirtilen Era'yla bir Holivut filmindeymiş gibi gayri meşru cinsel ilişki yaşatılmış olması, ona biçilen "İslam kahramanı" tipiyle tezat teşkil ediyor. Fethi başından beri destekleyen, hatta morali bozuk olduğu sırada Fatih'e uyarı mektubu dahi yazan Akşemseddin'in, filmde misafir oyuncuymuş gibi epey geç ortaya çıkması da ciddi bir hata.

(4)Şişmanlığıyla Nasreddin Hoca'yı andıran Akşemseddin fazla rind kaçmıştı. Fatih'in Kürt hocası Molla Gürani ile Molla Hüsrev de yoktu ortada.

Fatih namaz kıldırdı mı?Çandarlı Halil Paşa gibi tecrübeli bir sadrazam, hem Fatih, hem de diğer vezirler tarafından fazla aşağılanmış. İstanbul'un kuşatılmasını riskli gördüğü doğru ama bu, fethe karşı olduğu anlamına gelmez. İnisiyatifi elden kaçırmadan ve muhtemelen tahrip edilmeden alınmasını istiyordu.

(5)Lakin Zağanos Paşa da olsa kimse bir sadrazama "Dilerim sultan kelleni vurdurur" diyemez. Dese bile sadrazam bunu sineye çekmez. Bir bakanın başbakana "dilerim seni asarlar" dediğini, onun da bunu normal karşıladığını düşünün. Sonuçta kukla tiyatrosu seyretmiyoruz, değil mi? (Bu arada acizane kanaatim, Zağanos karakterinin Fatih'e daha iyi oturacağı yönünde.)

(6)Fatih ile Konstantin'in surların dışında karşı karşıya gelmesi de gerçeklere tamamen aykırı. Film icabı böyle bir sahneye ihtiyaç duyulsa bile daha gerçekçi bir formülü bulunabilmeliydi.

(7)Fatih'in, surların önünde ordusuna namaz kıldırmasının da gerçeklerle en ufak bir ilgisi yok. Bizanslıların namaz kılanlara dokunmaması bir başka tuhaflık. Kaldı ki, Fatih namaz kıldırmaz. Ayasofya'daki namazda dahi imamlığa Akşemseddin'i geçirdiğini biliyoruz.

(8)Top döküm sahneleri filmin en başarılı bölümlerindendi. Lakin "Şahi top" sanki Urban'ın yaptığı topun özel ismiymiş gibi sunuluyor. Oysa "Şahi", büyük topların genel adıdır. Urban'ın rolü de abartılmış olup Era'yı evlatlık alması tamamen kurgu eseridir.

(9)Ayrıca İstanbul surları sanki tek kattan ibaret gibi gösteriliyor. Oysa üç kat sur vardı ve surların arasında derin hendekler bulunuyordu. Her ne kadar bunların deniz suyuyla dolu olup olmadığını bilmiyorsak da, belki de susuz olması, suyla dolu olmasından daha fazla zorlaştırıyordu kuşatanların işlerini.

(10)Konstantin'in yarı çıplak Bizanslı kadınlarla havuza girme ve aralara zoraki serpiştirilmiş öpüşme sahnelerinin de hadisle başlayan bir filmde çok sakil kaçtığını belirtelim.

Sonuçta her tarihî filmde eleştirilecek noktalar bulunabilir. "Fetih 1453"ün bütün bu defoların ötesinde fetih olayını başarılı bir prodüksiyonla buluşturan ilk gerçek tarihî film olduğunu söyleyebilirim.
Bundan sonra Fethin asıl mesajının filmleştirilmesi gelebilir ama oraya varmak için almamız gereken daha çok mesafe var. Çünkü Fatih'in İstanbul'u alma tutkusu, yalnız maddî değil, manevî temellere de dayanır ve filmin başında verilen muhteşem mesaj, taşa saplanan kılıç gibi orada çakılı kalmıştır. O kılıcı, oradan çıkarıp bilim ve marifet sahillerine saplamayı hedef alacak bir "Fetih 857" filmine bilseniz ne çok ihtiyacımız var.

Büyük FetihFetihten 10 yıl sonra "Küçük cihad bitti, büyük cihada başlıyoruz" diyen bir Fatih portresi karşımızda. Medreseyi yaptırırken "cihad-ı asgardan cihad-ı ekbere müracaat" ettiğini yazdırmış vakfiyesine.

Sizin anlayacağınız, İstanbul'un Fethi dahi, onun nazarında, yapılacak olan büyük ruh ve zihin açılımının yanında küçük kalır demesek bile asıl fethe basamak teşkil eder. Bu, Nurettin Topçu'nun kastettiği anlamda Büyük Fetih'tir. Bunun için başına ulema sarığı takmış, bu yüzden alimler karşısında ayağa kalkmış, bu sebeple fırsat buldukça medreselere ders dinlemeye koşmuştu. İstanbul'un mekân olarak fethi, bu Büyük Fethin 'fatiha'sı olacağı için önemliydi.

Fatih bu Büyük Fetih hareketini başlattı ama bitiremedi. Lakin bize o taşlarda donmuş arzuyu miras bıraktı. Nitekim Hızır Bey Çelebi, bu arzunun ipuçlarını şöyle vermişti:

Feth-i Stanbul'a fırsat bulmadılar evvelûn
Feth edip Sultan Muhammed didi tarih 'Âhirûn'.
Yani İstanbul'un fethine ondan öncekiler nail olamazken, Fatih hem onu fethetti, hem de şu tarihi düşürdü: 'Sonrakiler'.
Sonrakiler, yani gelecek nesiller... Yani bugün için biz...
 
Yilmaz ozdil in film hakkinda elestirisi ;)






Holivut'un fethi


“Fetih 1453” filmi, “Titanic” gibi, taa en başından bilet alırken sonunu biliyorsun.

*
Sürprizle bitmiyor yani.
İstanbul’u fethediyoruz.
Ama...
Başıyla sonu arası komple sürpriz dolu.
*
Fatih’in rüyasında Osman Gazi’yi gördüğü sahne, bire bir “Yüzüklerin Efendisi”nde var mesela... Osman Gazi parmağındaki yüzüğü Fatih’e uzatıyor, yüzük ellerinden kayıyor, Mordor diyarında olduğu gibi, lav nehrine düşüyor. Fatih sanırsın Frodo... Ter içinde uyanıyor.
*
Zaten, gir internete, karşılaştır...
Filmin afişinde Fatih’in kılıcını tutuş biçimiyle, “Yüzüklerin Efendisi Kral’ın Dönüşü” filminin afişinde Aragorn’un kılıcını tutuş biçimi, tıpa tıp aynı.
*
Hipodrom...
“Ben Hur”daki hipodrom.
*
Kolların bacakların koptuğu savaş sahneleri tıpkı “Büyük İskender”den mi desem, yoksa “Gladyatör”den mi, tam karar veremedim... Ancak, Ulubatlı Hasan’ın Mel Cipsın gibi, taarruza hazırlanan süvarileri atıyla denetleme sahnesi, kesinlikle “Cesur Yürek”ten.
*
Bizans askerlerinin surların önüne duvar gibi dizilmesi, ok yağmuruna karşı şemsiye gibi kalkan açması “Truva”da var. İttirilerek yürütülen kulelerin yanarak devrilmesi “Cennetin Krallığı”ndaki gibi.


Ki... Cennetin Krallığı’nda, Selahaddin Eyyübi, ordusunun önüne atıyla çıkarak, Kudüs’ü savunan Haçlı Kralı’yla yüz yüze konuşuyordu. Bunda da, Fatih, ordusunun önüne atıyla çıkarak, Bizans’ı savunan İmparator’la yüz yüze konuşuyor... Diyaloglar üç aşağı beş yukarı, aynı.
*
Ki... O filmin kahramanı Orlando Bulum kılıç yapan demirci ustasının çırağıydı, babası şövalyeydi. Bu filmin kahramanı Ulubatlı Hasan kılıç yapan demirci ustasının çırağı, babası da Fatih’in babasının fedaisi.
*
(İstanbul diyorum ama... Filmin televizyonlarda yayınlanan reklamında resmen “ya ben İstanbul’u alacağım, ya İstanbul beni” diyen Fatih, filmde öyle demiyor, “ya ben Konstantiniye’yi alacağım, ya Konstantiniye beni” diyor! İstanbul reklamda var, filmde yok.)
*
Ulubatlı’nın zıplayarak Jüstinyanus’a yukardan kılıç saplaması, hık demiş...
“Truva”da Aşil’in zıplayarak Hektor’a kılıç saplamasının burnundan düşmüş.
*
“Matrix”te Neo’ya ateş ediliyor.
Geriye doğru yaslanarak savuşturuyor.
Bu filmde, Ulubatlı’ya tabure fırlatılıyor.
Geriye doğru yaslanarak savuşturuyor.
İkisi de ağır çekim.
*
Son sahne muhteşem...
Fatih, Bil Kılintın oluyor.
*
Depremzede Erkan bebek, çadırkenti ziyaret eden Bil Kılintın’ın kucağına atlayıp, burnunu sıkmıştı. Bu filmde, Bizanslı kız çocuğu Ayasofya’ya giren Fatih’in kucağına atlıyor, sakalından makas alıyor.
*
Ve... “Türk sinema tarihinin en pahalı filmi” denilerek, haksızlık ediliyor.
*
Çünkü, kaba hesap, toplam bir milyar dolara malolan Yüzüklerin Efendisi’ni Cennetin Krallığı’nı Ben Hur’u Büyük İskender’i Gladyatör’ü Truva’yı Cesur Yürek’i Matrix’i düşünürsek... Bence, dünya sinema tarihinin en pahalı filmi Fetih 1453.

özdil filmle açıkca dalga geçmiş.. ama heralde kendisi de bu yazısındaki eleştirilerinin sağlam bir dayanağını olmadığını biliyordur..
 
çok doğru söylüyorsun Ömer.. Bazı yönlerden hayal kırıklığı olsa da, şimdiye kadar yapılmışların içinde beğenmek zorunda kalıyoruz..bir de sosyal medyada herkes fetih 1453'ü muhteşem rezalet dizisiyle kıyaslıyor.. denize düşen yılana sarılıyor..

biraz ilk yorumumda bahsettim gerçi ama bu filmde tek aşk fatih'in istanbul'a olan aşkı olmalıydı.. hele ki varlığı tarih kitaplarında kesin olmayan fakat bir islam mücahiti olarak tasvir edilen ulubatlının filmde zina etmesi, gayrı meşru çocuğunun olması uygun olmamış.. sancağı dikerken sevgilisiyle göz göze gelmesi bi acayip olmuş..

adı madem fetih 1453, tarihe tam bağlanarak yapılsaydı keşke diyorum 3-5 günlük yorumlara bakınca.. çünkü tarihe ilgi duymayan insanlar filmde izlediklerini tarihin kendisi zannediyor..

dekolte konusunda sana katılmamak elde değil.. konstantinin havuz sahnesi felan tamamen gereksiz mesela..bir de ilk yorumumda filmden çıkmanın heyecanıyla atlamışım.. filmde çok canımı sıktı aslında.. arka fonda sabah ezanı okunuyor, ortada yarı çıplak bi hatun.. bu hiç hoş olmamış bence..

eleştiri tabiki olacak.. bugün sosyal medyada filmi çok başarılı bulup daha iyisini yapabilecek misiniz diyen de var, en ince ayrıntısını bile eleştirip yerden yere vuran da..

neticede film beğeni toplamış gibi gözüküyor..ingiltere de bile gidip sinema kapısından dönenler varmış.. film hala kapalı gişe..

Aynı şeyleri hissetmişiz Ali Kardeşim... Ne düşünüyorsam yazmışsın, daha ne diyim eline sağlık.. umarım göğsümüzü kabartan şanlı tarihimize sahip çıkmayı bir gün öğreniriz...
 
  • Beğen
Reaksiyonlar: Ali
1453 merakla bekledim,heyecanla izledim.Her zaman oldugu gibi tarihimizi tam yansıtamıyoruz.Benim için önemli olan noktalar bir hiç olarak kalmış.En büyük örnek gemiler karadan haliçe indi ama ne yaptı?Bunun gibi bir çok örnek verilebilir.

Tarih filmlerinin arasınada bizim yönetmenlerimiz iyi aşk sokmayı biliyor.
 
Fetih Hollywood'u tahtından indirdi
SABAH 26 ŞUBAT 2012


Oscar adayları The War Horse ve Extremely Loud & Incredibily'nin hasılatı bile Fetih 1453'ün altında kaldı.


Türk sinema tarihinde hem bütçesi hem de gişesiyle izlenme rekorları kıran Fetih 1453, Hollywood'u tahtından indirdi.


16 Şubat'ta gösterime giren 17 milyon dolar bütçeli film, ilk haftasında elde ettiği 7.8 milyon dolarlık hasılatla Amerikan film endüstrisinin beyaz perdede güvendiği birçok filmi geride bıraktı. Gösterime girmeden konuşulmaya başlanan Faruk Aksoy'un yapımcılığını üstlendiği Fetih 1453, Türkiye genelinde gösterildiği 850 salonda 1 milyon 400 bin izleyiciye ulaştı. Toplam 13 milyon lira hasılat elde eden film, dünya genelinde de en fazla izlenen 5'inci film oldu. ABD'li internet devi Amazon'un sinema endüstrisine yön veren 2 milyon ziyaretçinin takip ettiği sitesi Box Office Bojo'nun derlediği bilgilere göre geçen hafta ABD dışında tüm dünyada en fazla izlenen sinema filmi 'Gizemli Adaya Yolculuk- 2' oldu. Film geçen hafta 27.5 milyon dolarlık hasılat elde etti. İkinci sırada 11 milyon dolarlık hasılatıyla 'İyi Olan Kazansın', üçüncü sırada 10.4 milyon dolarlık hasılatıyla Hollywood'un efsanevi serisi Star Wars'un 'Gizli Tehlike' filmi yer aldı. Dördüncü sırada ise Oscar adayı 'Senden Bana Son Kalan' filmi aldı. George Clooney'in oynadığı film 7.9 milyon dolarlık gelir elde etti.


Bir Fetih 1453 etmediler


Holywood hakimiyetine son veren Fetih 1453 ise 4 ülkede toplam 7.8 milyon dolarlık gelir elde etti. Başrollerinde Tom Cruise'un oynadığı 'Görevimiz Tehlike-4' 7.4, gösterime yeni giren 'The Muppets' 7.6, Oscar'ın en büyük favorisi 'The Artist' ise 4.2 milyon dolar gelir elde etti. Fetih 1453 Oscar adayları The War Horse ve Extremely Loud & Incredibily'nin hasılatını geçti.


Almanya'da liste başı


Almanya'da 82 salonda gösterime sunulan Fetih 1453 gösterime girdiği günden bu yana 104 bin 319 kişi izledi ve 437 kopya ile gösterime sunulan ve 114 bin 178 seyirci sayısına uluşan Alman yapımı "Yoko"nun ardından ikinci sırada yer aldı.
 
kesinlikle çok eksik.. 1453 dediğin film böyle olmamalı... bu konuya sahip bir filmi tam yapamayacaksan hiç yapma daha iyi.. gittiğime pişman oldum..

Başlıca gözlemlediğim eksikler..
Fatihin zekasını yansıtan bir sahne yok! savaşı nasıl planladı ? hangi noktalardan hangi noktalara saldırı düzenlendi ? vsvsvs
Savaş taktiklerini içeren bir sahne yok! bodoslama haydi savaşa şeklinde olmuş.
zamanı itibariyle olay olan, gemilerin halice karadan yürütülmesi yok! ( planlanması ve en azından harita üzerinden bir görselle nereden nereye götürüldü ? )
o gemiler halice inince ne oldu ?
ulubatlı hasan dan hiç bahsetmiyorum zaten.. tam bir kaptan america olmuş.
Savaş sahneleri konu olarak bir kaç filmle aynı.. kopyala yapıştır hissi verdi.
ulubatlı hasanın 88 ok yemesi ve ayakta durması ? oku atan 2 metre uzağındaki elemanlar bir süre sonra yok oluyorlar vb.
fatihin, şehre tam anlamıyla yılmaz özdil'inde bahsettiği gibi bill clinton modunda girmesi çok komik.
ilk gösterimde izledim üzerinden zaman geçti.. daha çok eksiği var aklıma gelmeyen.. Sonuç olarak sadece reklam.. hem bize hemde dünyaya..!
Keşke daha güzel olsaydı da film tarihe geçseydi.. muhtemel 1 sene sonra kimse hatırlamayacak..
Muhteşem yüzyıl bile dizi olmasına rağmen filmden daha başarılı..
 
  • Beğen
Reaksiyonlar: Ali
İlk 10 gün izleyici sayısı 3.434.535 kişi​
 
Geri
Üst Alt